Yaşam doyumu kavramı; insanların beklentilerinin, istek ve arzularının karşılanması sonucunda kişilerin “ruhsal denge” kazanmalarını ifade ediyor. Bu kavram sadece iş ya da sosyal yaşam gibi tek bir kavrama odaklanmayıp, hayatımızın bütünü ele alır. İş hayatında yeterli bir doyum yakaladığını düşünen biri, örneğin aile ya da sosyal hayatında yeterli bir doyuma ulaşamamış olabilir… Önemli olan, tüm bileşenler arasında bir “denge” olmasıdır.
İçinde bulunduğunuz mevcut koşullar ne olursa olsun; yaşam standartlarınız ne olursa olsun, genel olarak “olumlu beklenti” veya “iyimserlik” diye de nitelendirebileceğimiz o “pozitiflik hali” sayesinde, mutlu ve tatminkâr bir yaşam oluşturmak, her yaşta mümkündür. (Ekonomik koşullar ne olursa olsun).
“Yaşam doyumu” konusunda yapılan bazı bilimsel çalışmalar “gelir durumunun, cinsiyetin, ırkın, yaşadığımız şehir ya da ülke” gibi unsurların da yaşam doyumu (ve mutluluğumuz) üzerinde etkisi olan faktörlerden olduğunu söylerken; yine aynı konudaki birçok bilimsel çalışma, bunların yaşam doyumu üzerinde hemen hemen hiçbir etkiye sahip olmadığını söylüyor. Evet, bazıları yaşam doyumunun düşük olmasının sorumluluğunu ekonomik koşullara bağlayabilir. Ama birçok bilimsel çalışma, “kişisel eğilimlerimizin, yakın ilişkilerin, kişisel gelişim eğilimlerinin ve özellikle kültürün” yaşam doyumu konusunda bütün bunlardan çok daha fazla etkiye sahip olduğunu belirtiyor.
İçinde bulunduğunuz mevcut koşullar ne olursa olsun; yaşam standartlarınız ne olursa olsun, genel olarak “olumlu beklenti” veya “iyimserlik” diye de nitelendirebileceğimiz o “pozitiflik hali” sayesinde, mutlu ve tatminkâr bir yaşam oluşturmak, her yaşta mümkündür. (Ekonomik koşullar ne olursa olsun).
“Yaşam doyumu” konusunda yapılan bazı bilimsel çalışmalar “gelir durumunun, cinsiyetin, ırkın, yaşadığımız şehir ya da ülke” gibi unsurların da yaşam doyumu (ve mutluluğumuz) üzerinde etkisi olan faktörlerden olduğunu söylerken; yine aynı konudaki birçok bilimsel çalışma, bunların yaşam doyumu üzerinde hemen hemen hiçbir etkiye sahip olmadığını söylüyor. Evet, bazıları yaşam doyumunun düşük olmasının sorumluluğunu ekonomik koşullara bağlayabilir. Ama birçok bilimsel çalışma, “kişisel eğilimlerimizin, yakın ilişkilerin, kişisel gelişim eğilimlerinin ve özellikle kültürün” yaşam doyumu konusunda bütün bunlardan çok daha fazla etkiye sahip olduğunu belirtiyor.